Mide koruyucu ilaçlar gerçekten mideyi koruyor mu?


Mide koruyucu ilaçlar dendiğinde en sık akla gelen, en çok kullanılan grup proton pompa inhibitörleri (PPİ) olan ilaçlar. Bunlar, meprazol, pantoprazol, rabeprazol, esomeprazol, lansoprazol gibi etken maddeleri olan ilaçlardır. Bunlar proton pompa inhibitörü yani proton pompa engelleyici. Burada protondan kastımız asit. Asit pompası engelleyici olduğu ve mide asidini azalttığı için, kullanıldığı gün ve ilk kısa dönemde mideyi tahriş edecek asidi azalttığı için midenin mukozasının (midenin iç yüzünü döşeyen doku) daha hızlı iyileşmesini sağlıyor, ülserlerin daha hızlı iyileşmesini sağlıyor. Evet, aslında kullanılan halk arasında tabiri doğrudur; proton pompa inhibitörü ilaçlar mide koruyucu ilaçlardır diyebiliriz.

Yapılan bir araştırmaya göre, mide ekşimesi veya hazımsızlık için proton pompa inhibitörlerini yani mide koruyucu ilaçları kullanan kişiler bunama riski altında. İlaçları yaklaşık 4 buçuk yıl veya daha uzun süre düzenli olarak kullanmak, Alzheimer olma riskini üçte bir oranında artırıyor. Bu araştırma hakkında yorumunuz nedir?

Proton pompa inhibitörü ve bunama yani tıbbi adıyla demans ya da Alzheimer hastalığı oluşması olasılığı hakkındaki ilişkiyi inceleyen birçok yayın mevcut. Gerçekten de özellikle ilk dönemlerde proton pompa inhibitörlerinin, Alzheimer hastalığında biriken amiloid-beta proteininin yıkımını azalttığı için proton pompa inhibitörlerinin erken bunamaya ya da Alzheimer hastalığına sebep olabileceği iddia edilmişti. Hatta bu ilişkiyi gösteren proton pompa inhibitörlerinin demans, bunama yaptığını gösteren bazı yayınlar da literatürde mevcut. Fakat bu alandaki tüm yayınların incelendiği kümülatif, toplam bir değerlendirme yapıldığı yayınlara yani çok sayıda yayının toplanarak bunların tekrar incelendiği ve nihai sonucun ortaya çıkarıldığı yayınlara “meta-analiz” diyoruz. Bu meta-analizlerde neyse ki proton pompa inhibitörleriyle Alzheimer hastalığı, demans ya da bunamanın gelişmesi arasında bir ilişki olmadığı gösterildi. Ancak maalesef proton pompa inhibitörlerinin uzun süreli kullanımı bu açıdan 2023 yılı itibariyle aklanmış olsa da bu ilaçların çok sayıda ispatlı yan etkisinin varlığı başka organ sistemleri için devam ediyor.

Mide sorunu yaşayan pek çok insan mide ilacım var nasıl olsa deyip yediğine içtiğine dikkat etmiyor. Mide ilacının uzun vadede kullanımı mideye zarar verir mi?

Mide koruyucu ilaçlar özellikle reflü, özofajit, Barrett özofagusu, mide ülseri gibi hastalıkların kısa tedavisinde kısa dönem kullanımda çok etkili olsa da uzun dönem kullanımları kesinlikle birçok organ sisteminde olumsuz etkiye neden olabiliyor. Bunların başında midenin kendisi geliyor. Uzun dönem kullanımdan sonra mide koruyucuların kullanımı birden kesildiğinde “acid rebound” denen bir etkiyle asit salgısı normalden çok fazla derecede artıyor ve hastaların neredeyse yarıya yakınında (% 44) şikayetler tekrar başlayabiliyor. Bu nedenle, biz bu ilaçları tedricen, kademeli olarak kesmeyi öneriyoruz. Ayrıca, yapılan birçok meta analizde de gösterilmiş ki uzun süreli mide koruyucu kullanımı maalesef mide kanserinin dahi ortaya çıkmasını artırıyor. Bir milyona yakın hastanın incelendiği bir meta-analizde mide kanseri riskinin uzun süreli proton pompa inhibitörlerinin kullanımıyla beraber yaklaşık iki kat arttığı bilimsel olarak ispatlanmış durumda. Bu sonuçla da gereksiz yere uzun süre, hekimin önermediği bir mide koruyucu kullanımının ne kadar ciddi risklere sebep olabileceğini anlıyoruz.

Midesinden sorun yaşayan ama doktora gitmeden ezbere ilaç kullananlar var. Bunun ne gibi zararları vardır?

Günümüzde yapılan çalışmalarda proton pompa inhibitörleri dünyada en çok kullanılan ilk 10 ilaç arasına girmiştir ve daha da üzücü olan durum, yapılan son çalışmalarda proton pompa inhibitörlerinin yaklaşık yüzde 70’inin doğru bir endikasyon olmaksızın yanlış şekilde kullanıldığının gösterilmiş olmasıdır. Midede sorun yaşandığında doktora gitmeden ilaç kullanıldığı zaman aslında altta yatan daha ciddi bir hastalığın belirtileri geçici olarak azaltılabiliyor. Fakat, hem ilaç doğru mu değil mi bilinmediğinden hem bu ilaç uzun süre kullanıldığından hem hayatı tehdit edecek sonuçları olabilecek bazı hastalıkların teşhisi daha geç konuluyor hem de proton pompa inhibitörleri uzun süre gereksiz yere kullanıldığında çok ciddi yan etkiler ortaya çıkabiliyor. Proton pompa inhibitörlerinin en sık yan etkileri; baş ağrısı, kabızlık, ishal, bulantı ve kusmadır. Maalesef uzun süreli kullanımda da başta ciddi akut böbrek hasarından kronik böbrek yetmezliğine kadar geniş bir spektrumda ciddi böbrek hastalıkları, kardiyovasküler hastalıklar, kırıklar, enfeksiyonlarda artış ve vitamin B12, magnezyum, kalsiyum gibi elementlerin ve vitaminlerin miktarında azalma gözlenmektedir.

Önceki araştırmalarda bu ilaçların uzun süreli kullanımı inme, kemik yoğunluğunda azalma ve kırıklara, bağırsak ve akciğer enfeksiyonlarına, magnezyum ve vitamin B12 eksiklikleri ve kronik böbrek hastalıklarına sebep olduğunu tespit etmişti. Ne kadar uzun bir süreden bahsediliyor. 1 yıl mı 5 yıl mı 10 yıl mı?

Aslında bizim için 8 haftadan fazla süreli kullanım uzun süreli kullanım olarak geçiyor. Mesela, yapılan bir çalışmada 2 yıldan fazla proton pompa inhibitörü yani mide koruyucu kullanmış hastaların yüzde 65’inde vitamin B12 eksikliği olduğu gösterilmiştir. Tabii ki bu süre sekiz haftadan sonra uzun süreli olarak tanımlanmış olsa da, kullanım süresi arttıkça bahsi geçen organ sistemlerindeki yan etki riskleri de çok daha fazla oranda artıyor.

Mide koruyucular mide kanserine davetiye çıkarır mı?

Evet, mide koruyucular mide kanserine davetiye çıkarır. Milyonlarca insanın sonuçlarının incelendiği çalışmaların derlendiği meta-analizlerinin hepsinde maalesef uzun süreli mide koruyucu kullanımının mide kanseri riskini artırdığı bilimsel olarak ispatlanmış durumda. Bu sebeple, hekimin önermediği sürede ve dozajda bu ilaçların basit addedilip, yan etkisi olmadığının düşünülüp rastgele kullanılması hiç uygun değildir.

Mide ilaçları bağırsakta bakteri dengesini bozarak kronik hastalıkların görülme sıklığını artır mı?

Mide koruyucu ilaçların kullanımıyla oluşan “hipoklorhidri” yani midedeki asit eksikliği, yemeklerle ağız yoluyla alınan bakterilerin midedeki asit sayesinde yok edilebilmesini engeller ve bu bakteriler kolayca mideden geçip bağırsağa ulaşarak intestinal mikrobiyotayı yani bağırsaklardaki bakteri dengesini değiştirip bozarlar. Böylece hastalarda, SIBO (Small Intestinal Bacterial Overgrowth) dediğimiz günümüzde çok sık rastlanan; şişkinlik, ishal, karın ağrısı gibi çok sık rastlanan şikayetlerin sebebi olan bir tablonun sebebi olabilir. Ayrıca yine bu bakterilerin kolayca midedeki asit bariyerinden kurtulup daha ilerideki bağırsaklara geçmesi sonucunda “clostridium difficile” denilen bakteriye bağlı, tehlikeli enfeksiyonların ortaya çıkması hastalarda hayatı tehdit edici sonuçlar doğurabilir. Bu sebeple proton pompa inhibitörü kullanan hastalarda “disbiyozis” dediğimiz durumun oluştuğunu akıldan çıkarmamak, tıbbi sebeplerle hekim kontrolünde uzun süreli mide koruyucu ilaç kullanılacaksa da bu hastaları probiyotiklerle desteklemek gerekmektedir.

Bir de farklı rahatsızlıkları nedeniyle ilaç kullananlara mide koruyucu veriliyor. “Çok ilaç kullanıyorsun mide koruyucu mutlaka kullanılmalı?” düşüncesi de oldukça yaygın. Bu doğru bir yaklaşım mı?

Bu kesinlikle yanlış bir yaklaşım. Zaten çoklu ilaç kullanımı, tıbbi ismiyle “polifarmasi”, günümüzde insan ömrünün uzamasıyla her hekimin hastalarında çok sık karşılaştığı bir durum. Buradaki ilaçları ne kadar azaltabilirsek o kadar hastanın kendi dengesini korumasına izin verebilmiş oluyoruz aslında. O yüzden bir de mide koruyucu ekleyerek polifarmasiyi bir ilaç daha artırmak hem kullanılan diğer ilaçların hem de mide koruyucularının metabolizmasını etkileyeceğinden, hastaya gereksiz ilaç kullanımı kesinlikle olumsuz olarak yansıyacaktır. Keza diğer ilaçların proton pompa inhibitörü ile kullanımı da o ilaçların yan etkilerini de artırabilmektedir. Örneğin; proton pompa inhibitörüyle “metformin” dediğimiz şeker hastalığında en sık kullanılan ilacın kullanılması, vitamin B12 eksikliği ihtimalini daha da artırmaktadır. Tansiyon hastalarında ya da siroz hastalarında kullandığımız diüretiklerin proton pompa inhibitörüyle kullanılması da daha derin magnezyum düşüklüğü, hipomagnezemi gözlemlenmesine sebep olmaktadır. Proton pompa inhibitörüne bağlı yan etkilerin yaşı fazla “komorbid” yani yandaş hastalıkları fazla ve çok ilaç kullanan hastalarda daha da yüksek olduğunu unutmadan özellikle bu hastalık grubunda ilaçları çok daha özenli düzenlemek zorundayız.

Uzun yıllar boyunca mide ilacı kullananlarda “ilacımı kesersem mide kanamasından ölürüm” korkusu nedenle ilaca bağımlılıkları da söz konusu. Böyle bir risk mümkün mü?

Hayır, tabii ki böyle bir risk mümkün değil çünkü sonuç olarak sağlıklı mide kanamaz. Mide kanaması geçiriyorsa hasta, buradaki mideye koruyucu etki yapan ve mideye zarar veren etkenlerin dengesi de bozulma söz konusudur. Tabii ki mide koruyucuları kullandığımızda (proton pompa inhibitörleri kullanıldığında) bu denge midenin korunması, daha az kanama izlenmesi lehine hastayı korur ama hastanın mide kanaması riskini artıran etkenleri ortadan kaldırmaya çalışmak mide koruyucuyu bilinçsizce, uzun süreler kullanmak yerine çok daha makul bir çözüm olacaktır. O yüzden “mide kanamasından ölürüm” korkusuna bağlı ilaç bağımlılığı da klinikte sık rastladığımız bir durum olsa da makul değildir. Hatta mide kanaması geçen hastalarımızda bile belli bir süre sonra bu mide koruyucu ilaçları kestiğimizi de özellikle belirtmek isterim.

Mide koruyucu olarak tanımlayabileceğimiz proton pompa inhibitörleri günümüzde mide asidi kaynaklı gastroözofageal reflü hastalığı, gastrit, özofajit, Barrett özofagusu, ülser ve helikobakter pilori tedavisi için bütün dünyada kullanılmaktadır. Ancak, toplam kullanıma baktığımızda maalesef proton pompa inhibitörlerinin yarıdan fazlası doğru endikasyon olmaksızın rastgele ya da ezbere kullanılmakta ve bunların uzun süreli kullanımı da hastalara ciddi zararlar verebilmektedir.

Yapılan bilimsel çalışmalarda proton pompa inhibitörlerine bağlı olduğu bilimsel olarak gösterilen yan etkiler; akut interstisyel nefrit (AIN), akut böbrek hasarı, kronik böbrek hastalığı gibi böbrek hastalıkları, miyokard İnfarktüsü, stent tıkanması, inme gibi kardiyovasküler hastalıklar, kemik kırıkları, koronavirüs enfeksiyonu, toplum kaynaklı pnömoni yani zatürre, clostridium difficile gibi enfeksiyonlar, potasyum düşüklüğü, kalsiyum düşüklüğü, vitamin B12 eksikliği, anemi, magnezyum düşüklüğü gibi mikro besin eksiklikleri ve karaciğer-pankreas-mide kanseri gibi kanser riskinde artış sayılabilir.

Sonuç olarak hastalarımıza önerimiz hekimin önermediği dozda ve sürede bu ilaçları ezbere kendi kararları ya da tanıdıklarının ve sağlık profesyoneli olmayan kişilerin önerileriyle kullanmamaları ve kullanmaya başladıktan sonra da ne zaman ve nasıl keseceklerini de ilacı başlayan hekime özellikle ilaç başlandığı anda sormalarıdır.